Actions

Work Header

Rating:
Archive Warning:
Category:
Fandom:
Relationship:
Characters:
Additional Tags:
Language:
English
Collections:
Anonymous
Stats:
Published:
2025-04-17
Words:
401
Chapters:
1/1
Kudos:
1
Hits:
18

Zamanın Kıyısında

Summary:

🥹

Work Text:

Gecenin sessizliği, Boğaz’ın sularına yansıyan ışıklarla bölünüyordu. Ezel, eski bir dostunun mezarından dönüyordu. "Cengiz bir zamanlar kardeşimdi," diye geçirdi içinden. Her şeyin başladığı yere dönmek bir tür delilikti belki de…ama Ezel deliliğin kıyısında yaşamaya alışmıştı çoktan. Ve Eyşan…o kadın…Onu hangi mezara koysa geri dönüyordu.

Bir otelin çatısında yalnız başına içtiği viskinin tadı, Eyşan’ın bıraktığı yarım bir cümle gibiydi — acı, yakıcı ve tamamlanmamış.

Telefonu çaldı.

"Sadece beş dakika," dedi Eyşan. "Konuşmamız lâzım."

Sesini hâlen tanıyordu. Her harf, eski bir yaranın kabuğunu kaldırıyor gibiydi. Yine de kabul etti. Çünkü hâlen içinde bir yer, Eyşan’ı duymak istiyordu. Belki son bir kez.

Eyşan eski bir parktaydı. Ezel, uzaktan izledi onu. Üzerinde krem rengi bir palto vardı. Soğuk havada ellerini montunun ceplerine gömmüş, yere bakıyordu. Yıllar geçmişti, ama hâlen aynıydı. Güzel…ve güvenilmez.

Ezel yaklaştı. Ayak seslerini duyan Eyşan başını kaldırdı. Gözleri doluydu:

-Geldin.
-Hata olduğunu bilerek geldim, evet.

Bir süre sessizlik oldu. Sadece rüzgâr konuşuyordu.

-Hâlâ kızgın mısın?...diye sordu Eyşan.

Ezel iç çekti:

-Kızgın değilim. Yorgunum. Kendimi senden çok...kendimden korumam gerektiğini anladım.

Eyşan’ın gözlerinden bir damla yaş süzüldü. Ama bu, pişmanlık mıydı, yoksa sadece geçmişin ağırlığı mı, yoksa oynuyor muydu... Ezel bile ayırt edemedi.

-Ben...seni hiç unutmadım, Ezel.

-Bense seni her gün unutmaya çalıştım.

O an Eyşan yaklaştı. Parmaklarını Ezel’in ceketinin yakasına dokundurdu, sonra hızla çekti:

-Ben Ömer i sevmiştim. Belki yanlış, belki eksik…ama gerçekti.

Ezel bakışlarını kaçırmadı.

-Ve yine de beni sattın.

-Sana ‘’Gitme‘’ diyemedim. Annem hasta, Bahar küçüktü, Cengiz tehdit etti…

-Hayır Eyşan, sen sustun. Herkes konuştu, ama sen sustun. Ve bazen en büyük ihanet,sessizliktir...

Bir süre göz göze geldiler. Ezel bir adım geri attı. Gitmek üzereydi.

Ama Eyşan son bir cesaretle konuştu:

-Ben seni her gün kaybettim. Her gün yeniden. Sadece sen değil, ben de öldüm o gün mahkemede.

Ezel durdu. Arkasını döndü,ama konuşmadı. Ayakları gitmek isterken kalbi "Kal" diyordu. Sonunda, fısıltıyla dedi ki...

-Biliyor musun, Eyşan…seni affedebilirim belki. Ama bir daha güvenemem. Ve aşklar,güvensizlikte yaşamaz...

Eyşan çöktü bankın ucuna. Gözyaşları sessizce aktı. Ezel yürüdü, arkasına bakmadan. Ama o da ağlıyordu. Sessizce, içinde bir çocuk var gibi...Çünkü bir zamanlar her şeyG olan kadın, artık hiçbir şeyi idi. Ya da her şey olmaya devam ediyordu, ne fark ederdi ki?

O gece İstanbul sokakları iki yaralı ruhu daha taşıdı sırtında. Biri affedemeyen, diğeri bağışlanmayı bile isteyemeyen.

Ve Ezel biliyordu…

Eyşan’a hâlen aitti kalbinin bir köşesi. Ama bazen en büyük intikam, birlikte olmamaktı.